25 Eylül 2009 Cuma

Sakiz Adasi

Istanbul Dolanmalari diye baslik attim ama yazin Istanbul icerisinde pek bir yere cikmadik, dolayisiyla konular Istanbul Disi Dolanmalara dondu, artik idare edersiniz.

Bayrami ve guzel havayi firsat bilip Cesme uzerinden Sakiz' a gittik. Diger Yunan adalari ile kiyasladiginizda daha bir gercek "ada" diyebilirim. Adalar arasinda en az turistik olani, yolunuz duserse Emboli Koyu'na kesin gitmenizi tavsiye ederim, siyah cakil taslarindan olusan bir plaj, cok guzel.

Yemeklere gelince harika, yanlis anlamayin farkli yemekler anlaminda degil, bizde ne varsa orada da o. Sofistike pisirme teknikleri, soslar, fuzyonlar beklemeyin. Koftedes, dolmades, caciki, haydari, musakka, kahve, baklava (Izmir'den Karagoz'den gidiyormus bu arada) vs hep bildik yemek ve mezeler. Biz onlara, onlar bize vermisler, ortaya karisik bir mutfak olmus. Sadece kahveye "turkish cafe" demeyin kiziyorlar...

Yemekler ayni ama arada fark var, kendi kendilerine atfettikleri "greek salad" yiyorsunuz, domates ve salataliklar citir citir, lezzetli, biberler biber gibi kokuyor. Caciki dedikleri bizim bildigimiz kuru cacik, hakiki yogurt tadi geliyor. Malzeme kalitesi -ama malzemeden peynirler, etler, soslar falan anlasilmasin, bildigimiz salatalik alti ustu- bize acik ara fark atiyor. Klasik soru: neden bizim salataligimiz, domatesimiz adam gibi degil de daha cok saman gibi?

Son olarak, cocukluktan bu yana sartlanmisiz, ekmegimiz, tereyagimiz, vesairemiz cok guzeldir, en iyisidir diye. Gidin Allah askina Sakiz'da masaya gelen ekmekten tadin, citirligi, toklugu ve tadiyla harika, yemegi birakip insanin salatanin suyuna bana bana koca ekmegi bitiresi geliyor, ve bitiriyor da. Kliselerden, ezberlerden cikalim; iyi yapiyoruz dedigimiz seyler uzucu ama malesef aslinda iyi degil. Daha iyisi icin ugrasalim, kotu yapanlari uyaralim.

15 Eylül 2009 Salı

Flamm, 360, Yalikavak Kavakli Kofteci, yani ordan burdan

Yaz geldiginde gezmektense bahcede vakit gecirmeyi daha cok seviyoruz; zaten Istanbul' un yazi iki ay, onun da tadini olabildigince cikarmaya calisiyoruz.

Ama bu yaz hem Istanbul' un, hem de tatilin tadini cikardik. Sonunda kurkcu dukkanina donduk.
Yurt disindan Turkiye'ye donup yemege cikmayi sevmiyorum, acikcasi moralim bozuluyor. Kucukler yine iyi; belli beklentiniz var, ama buyukler insana illallah dedirtiyor. Allah'tan bogaz manzarasi ve enfes baliklarimiz var, ama gerisi zayif. Yalikavak'ta Kavakli Kofteci'de yemege gittik, ama dayak mi kofte mi yedik anlamadik. Yag icinde, nemrut garsonlarin sovercesine getirdigi kofteler. Ertesi gece fazla degil 40 dakika uzakliktaki Kos'ta, kofteye verdigimiz paranin biraz uzerine uzolar icip ne meze varsa soyledik, bir de uzerine balik yedik. Servis harika, kaziklanmiyorsunuz, insanlar guler yuzlu, lezzet aliyorsunuz, anlayacaginiz "insani" bir gece gecirdik. Ispanya' da domates gibi domates yedik. Baska bir yerde mis gibi kokan zeytinyagi aldim, hem de bizim marketlerden ucuza ve icinde pamuk yagi falan olmadan... Uzun lafin kisasi, Turkiye' de uzucu ama malesef kalite, mutfak ve servis konusunda yerlerde surunuyoruz, bir de buna kurekle para veriyoruz. Insan aciyor.

Gecen haftasonu kardesim yurt disindan gelmisti, Asmali Mescit' e gitmek istedi. Once Flamm, sonra da 360' a gittik. Servis malesef her ikisinde de bozulmus. Garsonlar amator, komiler pideci tedrisatindan. Flamm -ki bana sorarsaniz o bolgeden gidilecek bir kac yerden biri- o bile yemeklerini bozmus. 4 kisi 400 lira veriyorsunuz, yani asagi yukari 200 euro, deger mi derseniz kesinlikle degmez. Ama ne yapacaksiniz, her zaman balik da yenmez ki, insan farkli lezzetler istiyor, daha iyisi acilana kadar el mahkum...