26 Mart 2010 Cuma

Vedat Milor, Milliyet - De-Gusto

Yine saraba devam....

Vedat Milor son yazisinda iki sarabi ovmus, Prodom ve Pasaeli 2005.

Eminim guzel saraplardir.

Ama raf fiyatlarina dikkat etti mi bilmiyorum, Prodom 90.- tl , Pasaeli 70.-

Milor yazisinda saraba saygi duyan, kucuk isletmeleri ovuyor, ama keske bu yukaridaki isletmeler de fiyatlarini da "insani" seviyelerde tutabilseler... Yazisinin en sonunda bu kucuk isletmeler saraptan para kazanir mi diyor, bence bu fiyat etiketi ile kazanir.

Yazinin tumu icin lutfen basliga tiklayin.








23 Mart 2010 Salı

Sarap Fiyatlari


Ogul Turkkan sarap fiyatlari ile ilgili guzel yazmis.


En guzel kismi da en sonda: "Dunyada sarap icilebilir fiyatlara satiliyor. Bayramdan bayrama icilecek fiyatlara degil."



22 Mart 2010 Pazartesi

Delicatessen

Hep ama hep bir seyler eksik kaliyor.

Ambians, yemeklerdeki yaraticilik, malzeme kalitesi, servis, fiyatlar, her nasilsa bir turlu bir araya gelemiyorlar. Diyeceksiniz ki zaten bunlarin hepsini bir araya getirip tutabilen kac yer var...

Teorikte dunyayi bilen, belli bir formasyondan gecmis insanlarin buyuk paralar yatirarak actiklari yerlere bakiyorsunuz, genellikle aldatici bir sozde kalitenin arkasina gizlenmis isletmeler. Ya isletmeci isin basinda durmaz calisanlar kafasina gore takilir, ya da parayi yatiran sadece goz boyama bir dekorasyon ile isi goturebilecegini sanir. Iki sene sonrasinda da ayni mekanda baska bir isim gorursunuz.

Malesef cumartesi aksami Nisantasi'nda gittigimiz Delicatessen' de bu klasmana giren restaurantlardan.

Delicatessen ya da delicacies adi uzerinde agzinizin suyunu akitan gourmet yiyeceklerin, etnik lezzetlerin, salamlarin, soguk etlerin musteri geldiginde tadmasina izin verecek, belki bir iki masa ve a la minute menusu olan isletmeler. Hadi suslu laflari birakayim, bildigimiz sarkuteriler aslinda. Bana sorarsaniz "Sutte" ve Kozyatagi ve Astoria' da subeleri bulunan "Okko" Istanbul' un belki de hakiki deli'lerindendi. Birisi sandvicinin uzerine cikamadi, digeri de iflas etti.

Nisantasi Delicatessen kendisine sarkuteri susu vermis bir isletme. Iki kat, giris cafe-vari, alt kat ise daha bir dining havasinda. Biz asagida oturmayi istedik. Gittigimiz saat de erkendi, dolayisiyla mutfak cumartesi kaosuna kendisini henuz kaptirmamisti.

Delicatessen' de kullanilan malzemeler kalitesiz, mutfak ise zayifti. Etler tatsiz, marine edilmemis, ve kurutularak izgara edilmis sekilde geldi (bonfileyi pisiremiyorsaniz artik ne pisireceksiniz?). Bari soyledigimiz sarap ve peynir ile avunalim derken gumbur gumbur calan rap-vari muzikler pek izin vermedi.

Ortami olusturmak sadece parayi bastirip mekani dekore etmekle olmuyor, kisacasi para her zaman saadet getirmiyor... Sefinizi iyi secmez, malzemede ucuza kacar, hele bir de bangir bangir alakasiz muzikler calarsaniz "ambiansi" olusturamazsiniz, yarattiginiz sadece sanal bir ortam olur.
Delicatessen'de iki kisi sarap, peynir ve iki ana yemek ile 200 lira odedik. "Never... Jamais..." kategorisine eklemedim zira iyi niyetli bir servis ve pahali olmasina ragmen iyi secilmis bir sarap menuleri vardi; ama bir daha gidermiyim derseniz, belki kahve icmeye ya da kahvaltiya, ama yemege sanmiyorum.

P.S. Musterinin aslinda tek istedigi "keyif" almak; kimisi damagina meraklidir, kimisi manzaraya dalar gider, kimi sadece dostlarla sohbet ister, aslolan hep keyiftir. Musteri yemegi begenmedi mi? Tamam yemegini degistir, ama sonunda kucuk bir jest yap, kendini affettir, keyfini kacirma, telafi et. Sonucta bizim bir yemegimiz kaldi, digeri gitti, iki kisi ayri ayri yemek yedik, keyif almadik ve sonra da kalktik. Bu malesef Delicatessen' de de ayni Zuma' da da. Yok aslinda birbirlerinden farklari... Ama gidin Caddebostan'daki Il Padrino ya da Vali Konagi' ndaki Pasta Presto'ya, sahiplerini her zaman islerinin basinda goreceksiniz, dahasi iyi bir sey yapmak icin tasidiklari tutkuyu hissedeceksiniz. Tamam belki ayni satafata sahip degiller, ama gercekler. Dukkanlarindan girdiginizden itibarenki kokular, muzikler, kosusturma gercek. Italya' da en basitinden bir trattoria'ya, Viyana'da bir pastaneye (cafe demiyorum bildigimiz 70ler stili pastane) gidin, iceri girdiginizde hava sizi carpacaktir.
Biz her iste oldugu gibi isin kolayina kacmada, parayi yatirdim oldu demekte ustayiz ne yazik ki.


15 Mart 2010 Pazartesi

Zazie - Goztepe


"Marketing" de bir yere kadar.... Kapaniyormus.
Ya verdiginiz para az olacak dert etmeyeceksiniz, ya da mideniz damaginiz cosacak ki verdiginiz para caninizi yakmasin. Iki durumdan birisi yok ise isletme olarak sansiniz sifir.

Yengec Restaurant - Urla Iskele



Gecen haftasonu Izmir'deydik. Iki gece ust uste Urla Iskele'sindeki Yengec Restaurant' a gittik.

Rahatlikla Yengec' te son zamanlarda yedigim en guzel meze ve baligi yedigimi soyleyebilirim. Urla Iskelesi guler yuzlu guzel insanlarin huzur icinde yasadigi cennetten bir kose sanki. Zaman asili kalmis, hayat akmiyor. Yemege zaten bir avans ile basliyorsunuz.

Yengec de cok uzun zamandir Iskele'de ulunan, uc sene kadar once de el degistiren belki 100 senelik tarihi bir mekan. Icerisi tas duvarlar, goz yormayan bir isik, fonda da kulaklari tirmalamayan harika muzikler. Onunuzde ise mendirek ve harika bir Ege balikci kasabasi tablosu.

Sofraya oturdugunuzdan itibaren guler yuzlu genclerin servisi basliyor. Raki sogutulmus, beyaz peynir sert ve yagli. Mezeler taze, ot ve zeytinyaglilar mevsimine gore. Salatada halis Urla zeytinyagi, oyle aycicegi karisimi falan degil. Baliklar o gun teknelerden ne cikmissa. Iki gece de mezelerden ne varsa soyledik, otlardan radika, cibes vs yine ne varsa, kalamar gercek deniz kalamari idi, yani 5 sene once Norvec' te yakalanmis devasa boyutlardaki fabrikasyon kalamarlardan degil. Yag cekmemis, kitir kitir bir kalamar, insan uzerine utanip da limon bile sikamiyor. Balik olarak barbun ve granyoz vardi. Barbun citir, granyoz ise kurumadan izgara edilmis bir sekilde geldi.

Yengec icin yazacak cok sey var, malesef Hurriyet, Milliyet esrafindan bir iki gazeteci kesfetti bile, umarim Istanbul ekurisi Urla Iskele'yi Cesme gibi simartmaz da bu restaurantlar da bildikleri gibi devam ederler ve bozulmazlar.

Fiyatlara gelince 3 kisi, balik, bol meze ve icki ile birlikte 180 lira odedik. Urla'nin ambiansini bir yana, bu kalitede bir yemegi bogazda yiyemedigimi gonul rahatligiyla soyleyebilirim.

Yengec' de yer bulmazsaniz yanindaki Yosun' da da rahatlikla yiyebilirsiniz, orasi da cok guzeldir.

12 Mart 2010 Cuma

Türk şarapları hayalleri aştı, Hurriyet 12/03/2010


Sarap uzmani degilim ama 80 civarindaki notlarin sarapta vasat anlamina geldigini biliyorum. Turk saraplarinin gelen yabanci uzmanlarin
"beklentilerinin cok uzerinde" cikmasi galiba beklentinin dusuk olmasindan kaynaklaniyor.

Hurriyet' teki haber icin lutfen basliga tiklayin.
P.S. Uzmanlar merak ediyorum acaba bu saraplarin raf fiyatlarina da baktilar mi...