31 Aralık 2009 Perşembe

Da Vittorio, Locanda Italiana - Sishane


Da Vittorio' nun sef ve isletmecisi daha onceden Papermoon ve "W" da calismis olan Vittorio Sindoni. Iki aydir da kendi ismini tasiyan mekaninda. Aksam yemegini erken yiyerek hem restaurant kalabaliklasmadan tadini cikaralim, hem de yemekler nasil bir gorelim istedik. Geldigimizde bizden baska bir masa, iki garson ve sef Vittorio vardi.
Once saraptan basladik: Barbera d' Alba, Prunotto, DOC 2006 (100.- tl). Onun yaninda ayni fiyat seviyesinde ve yine DOC / DOCG (Denominazione di Origine Controllata e Garantita) klasmanlarinda chianti' ler de mevcuttu, ama biz barbera dedik, pisman olmadik.
Sarap fiyatlari kirmizilarda 80-120 tl arasinda degisiyor, dedigim gibi liste zengin. Ote yandan beyazlarin fiyatlari son derece makul olmasina ragmen kirmizilardaki zenginlik beyaz listesinde yok.
Barbera' yi sectik ama menu agirlikli olarak deniz urunleri ile yapilan baslangic ve ana yemeklerden olusuyordu, o yuzden sarap ile yemegi eslestirmekte zorlandik. Genellikle bardak ile istenilen sarap icilemedigi icin sise acmaktan baska alternatif olmuyor, dolayisiyla da sarap ve yemek menusu ortusemeyebiliyor. Nereye giderseniz gidin bir sise saraba nadiren 80-100 liranin altinda verdiginiz icin cok fazla bir hareket kabiliyetiniz de haliyle olmuyor. Vittoria'da da ayni zorlugu yasadik.
Ben Pasta Bosforo, esim ise Linguine con pesce (patlican, domates ve kilic baligi) ismarladik. Aslinda menude barbun ve levrek carpaccio, lemon grass ve beyaz sarap ile lezzetlendirilmis midye gibi secenekler de vardi, ve eminim cok da guzellerdi ama barbera'nin golgelemesini istemedik, o yuzden olabildigince dengeleyecek yemekleri secmeye calistik. Benim makarnam curry ile harmanlanmis deniz urunlerinden olusuyordu. Diger yemek de bol patlican ve kilic baligi ile hazirlanmisti.
Sarap standardin uzerindeydi, yemekler de yine averajin uzerinde olmakla birlikte sarabin altinda biraz ezildiler. Ama suc bizde degil, menuye cok az sayida et yemegi koyan Signor Vittorio' daydi...
Tatli almadik, onun yerine iki espresso ile yemegi kapadik. Toplam 200 lira hesap odeyerek masadan kalktik. Da Vittorio guzel bir yemek yemek, Istanbul'da olup ama baska bir yerdeymissiniz gibi hissetmek istiyorsaniz ideal bir yer. Bu arada, yemeklerimizi bizzat hazirlayan chef Vittorio' ya tesekkurler.
.
Tel:(212)245-8808
.
Not: Big Chefs, Public ve Da Vittorio gibi yeni acilan yerler Sishane' ye canlilik getirdi. Metronun da hemen bu mekanlarin yaninda olmasi trafige cikmak istemeyenlerin de isini kolaylastiracak. Arabayi 24 saat acik olan Kanyon'un otoparkina birakarak 15 dakikada Sishane'de olabilirsiniz, bana sorarsaniz aksam Tepebasi kapali otopark'ta yer buldum-bulamadim stresini yasamaya degmez.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Kassap Steak House - Atasehir

Bir yer hakkinda yazmadan once genellikle bir kac kez gidip kesin bir fikir sahibi olmaya calisiyorum; ayni yer gunun gittiginiz saatine gore bile degisebiliyor, aksam uzeri ile aksam arasinda lezzet ve servis acisindan inanilmaz farkliliklar gorebiliyorsunuz, veya iyi baslayan bir yer kotulesebiliyor, ya da tam tersi kotu baslayip sonradan isler yerine oturabiliyor vs.

Bazen de bir yer icin tek sefer bile yeterli geliyor. Detaylar mekanin kalitesi, ya da ne kadar omurlu olacagi hakkinda bilgi veriyor.

Kassap' da aynen bir kez gitmenin yeterli olacagi turde yerlerden.

Cok sayida masa (artik bu Atasehir normu oldu galiba), soguk (isi bakimindan), al benisi olmayan, Dukkan ne yaptiysa A'dan Z'ye onu taklit ederek yola cikmis bir mekan.

Etler, menu secimi, hatta menunun kendisi, salatasi, hersey Dukkan' in karbon kopyasi. Ismarladigim et, iki ince dilimin ust uste konularak getirildigi son derece sinirli ve sert bir et idi, Birakin dry aging'i, sanirsiniz hayvan az once bahcede kesilmis de gelmisti. Kassap, kendisini butcher / steak house konsepti ile piyasaya cikaran bir yer olarak (esim sert yazinca bana kiziyor) "pek iyi sayilmaz".

Iri bas hayvanlarimizin irki zaten kotu, angus yerine melez irklari yiyoruz. Bu hayvanlarin besisi ve sonrasinda kesim teknikleri ise daha da kotu. Dolayisiyla steak isi bizim memlekette zor. Yapan bir iki yer var, onlarda isin basindan yani besicilikten tabaga servise kadar bizzat isi kontrol ederek kalitelerini belli bir seviyede tutabiliyorlar.

Kassap' a geri donersek, fiyatlar Dukkan ile ayni, iki kisi sarap ile 180-200 liraya cikarsiniz. Ozetle, bir fark yaratamamis, uzerinde igreti duran bir konsept ile yola cikmis bir mekan.

Bir daha gider miyim, sanmiyorum.

18 Aralık 2009 Cuma

Kayra Academy

Her ay cesitli seviyelerde kurs duzenliyorlar, giris seviyesindeki kurs iki gece, toplam 4-5 saat ve 300 lira (şarap nedir, şarap ve üzüm çeşitleri, şarap üretimi, tadım teknikleri, servis, şarap yemek uyumu gibi konular isleniyor). Bu kursu takiben daha kapsamli kurslar ile devam ediyorlar.

Saraba merakli ve kendisini gelistirmek isteyenlere duyurulur.

www.kayrawinecenter.com
Sıraselviler Cad. No:55/A
Cihangir / Beyoğlu
(0212) 252 91 61

6 Aralık 2009 Pazar

Big Chefs - Sishane


Big Chefs' e gecen pazar aksam uzeri gittik. Icerisi ne cok dolu, ne de bos, disarida harika bir hava. Sishane deseniz, Beyoglu degil de sanki bir Avrupa sehrinin guzel bir mahallesi, Big Chefs de New York' tan bir cafe. Ne Avrupa' da boyle bir cafe, ne de Amerika' da boyle karakterli bir mahalle bulabilirsiniz. Dolayisiyla guzel kombinasyon.

Big Chefs' e girdigimiz dakikadan cikana kadar guler yuzuyle bizimle ilgilenen garsonumuz ve son zamanlarda yedigim en lezzetli deniz mahsullu linguini beni memnun etti. Gittiginiz bir restaurantda aksam yediginiz yemek ile aksam uzeri yediginiz yemek arasinda mutlaka fark olur, sef rahatca yemegini yapar, garsonlar henuz bayilmamistir, servis aksamaz, siz de kasilmazsiniz. Rahat rahat oturur yemeginiz yersiniz, o yuzden pazar gunu erken yenen yemekleri cok seviyorum.

Fiyatlara gelince, Istanbul bistro averajinin disinda degil. Yani bir kadeh sarap yemek ve kahve ile birlikte kisi basi 50 liraya cikarsiniz.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Kazancilar Kebap Kalamis


Internet sitelerinde "asirlik deneyim" diyorlar ama ben acikcasi bu farki hissedemedim. Simdiye kadar Adana Kazancilar Kebap' a iki kez gittim, yazmak icin emin olmayi da bekledim, ama gorusum degismedi.

Kotu dosenmis bir dekorasyon icinde vasat kebaplar, vasat mezeler, vasat tatlilar ve vasat alti servis.

Giris kati haricinde baska katta oturmayin zira havalandirma zayif, ustunuzden kebap kokusu iki hafta cikmaz.

Gidilir mi, hayir.

Misina Balik, Dalyan - Fenerbahce


Harika. Tek kelime ile harika. Mezeler, otlar, ne istediysek cok guzel, lezzetli ve taze geldi. Istendi mi oluyormus demek ki. Ot derken de kaya korugu, sevketi bostan gibi "yari ozellikli" otlari kastediyorum, yanlarinda tabi standardlardan deniz borulcesi, cibes, radika vs. Kaynamaktan canlari cikmamis, diri, lezzetlerini arttiran bir zeytinyag ile birlikte geldiler.

Balik lokantalari icin dikkat noktalarimdan biri -basit, ama hic yalan soylemeyen- beyaz peynirdir. Istedigimiz beyaz peynir sert, yagli ama ne cok tuzlu ne de tuzsuz geldi. Fransizcada bir laf vardir, "comme il faut" diye, sanki bu peynir icin soylenmis. Misina buradan da arti puan aldi. Rakilar buz gibi sisede sunuldu, ilave buz koyup da rakini ahengini bozmadan rahat rahat ictik. Sadece su ile, yani comme il faut. Buradan da bir arti.

Yer Fenerbahce Ordu Evi' nin karsisi, 6 kisi bir buyuk raki ve bir suru bira, meze vs ile birlikte 320 tl hesap odedik. Hem kaliteli, hem "comme ile faut" fiyat, hem de guler yuzlu servis ve isini bilen garsonlar.

Sakin sokak icinde denizi gormeyen yerde raki-balik yapilir mi demeyin benim gibi. Misina'ya gidin, Ege' nin lezzetli otlarini, aksam ustu sicak sicak mutfaktan cikan midyeyi, yerli kalamari deneyin. Pisman olmayacaksiniz.


Tel: (216) 550-0258

23 Kasım 2009 Pazartesi

Ratatouille - fare Remy' den dersler ...

Gecenlerde Beylerbeyi tarafina balik yemege gittik. Gunesli harika bir gun, Kasim olmasina ragmen sicaklik disarda oturmaya musade ediyordu. Oturduk, ve Muge'yle birbirimize baktik "ne yiyelim" diye.

Istanbul' da gittiginiz hemen hemen her balik lokantasinda yiyeceginiz seyler bellidir. Beyaz peynir, haydari, patlican salata, tursu, ara sicak olarak kalamar, midye ya da donmus karidesten yapilma guvec, ben siparisinizi aldim, standardinin disina cikamazsiniz... Artik cok sevmeme ragmen kalamar da yiyemiyorum (her yer fabrikasyon kesilmis tadsiz tuzsuz kuzey denizi kalamarini onunuze koyuyor) Allah'tan son bir kac zamandir Ege tarafindan deniz borulcesi, cibes, hardal otu, radika gibi otlar ya da fava gibi mezeler yapilmaya baslandi da menulere biraz renk geldi. Gerci hala deniz borulcesinin kilcigini almayi bilmeyen restaurantlar da cikiyor ama olsun.

Arada yeni bir sey deneyenler de olmuyor mu, oluyor. Ama genelde balik kokoreci gibi yine baska bir yemegin kopyasi olan, baharattan yenmeyecek seyler ortaya cikiyor; bazen de guzel yemek ya da mezeler deneniyor, ama bir tutmaya gorsun, bir ay icinde her restaurant ayni seyi tepsisine ekliyor, ama ruhunu katmadan, sadece komsusunu kopyalayarak. Ornek mi, "levrek marin" marine ...

Baligin en guzeli, manzaranin en buyuleyicisi Istanbul'da ama geleneksel kaliplarin otesine cikmayi kendisine zul goren, tembellige alismis ascilar sayesinde bir yere oturunca birbirinize iste bizim gibi ne yiyelim diye birbirinize bakiyorsunuz.

Halbuki, buyuk Chef Gusteau' nun Ratatouille' de dedigi gibi "kimsenin yaraticiliginiza sinir koymasina izin vermeyin". Yeni teknikler, yeni lezzetler deneyin, olmadi eskileri temel alarak yeniye ulasmaya calisin, ama ne olur su menulere bir iki tane daha yeni lezzet ekleyeyin.

17 Kasım 2009 Salı

Brasserie Polonez - Palladium AVM

Ne yalan soyleyeyim Paladium'da acilan Brasserie Polonez' e gitmeyi nasilsa Cadde'dekine benziyordur diye aklimdan gecirmemistim. Birahane ile kofteci karisimi bir yer olsak gerek diye nedense aklimda bir idee fix kalmis ve hep es gecmistik, ta ki Galatasaray macini seyredecek bir yer bulamayincaya kadar...

Polonez Brasserie son dereceli basarili bir sekilde sports bar ile bistro arasindaki cizgiye kendisini konumlandirmis. Icerisi bir kere cok genis, her yerde buyuk ekran plazmalar var. Disarisi da ayni sekilde genis ve ferah. Bar tam tesekkullu, aradiginiz cogu icki mevcut. Sports bar havasinda olmasina ragmen etrafa klise bir sekilde spor aletleri, raketler, kanolar falan sacilmamis, sade ama kaliteli bir dekorasyon yapmislar.

Servis, cok yigilma olmadigi taktirde guzel isliyor, yemek yemedik ama goz ucuyla baktigim kadariyla porsiyonlar doyurucu, tabaklar estetik. Tabi ki caddeden daha pahali, yemekler 20-25, biralar 8 lira civarinda.

Eger Palladium yakinlarinda oturuyor ya da calisiyorsaniz mac aksamlari icin kesinlikle Polonez'i tercih edebilirsiniz.

Tel: 216.663-2027

20 Ekim 2009 Salı

Sunset Grill


Dun hava harikaydi, bir ara hafif yagmur ciseledi ama Sunset' in semsiyeleri ve yuzyilin bulusu dis mekan isiticilari sayesinde gece yarisina uzanan uzun ve keyifli bir yemek yedik. Manzara her zamanki gibi buyuleyiciydi.
Misafirler uzak dogulu olunca dogal olarak sushi ile basladik. Bence Sunset'in sushi'si Istanbul'un en iyilerinden, hatta Zuma'dan daha iyi diyebilirim. Ozellikle yagli ton baligindan soylemenizi tavsiye ederim. Ton baliginin lezzeti insanin damaginda dagilip uzun sure kaybolmuyor. Hele guzel bir sarap ile eslestirdiginizde 2'ye 3'e katlaniyor. Konu saraptan acilmisken geceye Sarafin Merlot ile basladik, sonrasinda Karma Okuzgozu'ne gectik. Ben tercihimi merlot'dan yana kullanirdim ama secimi baskasi yaptigi icin mecburen Karma ile devam ettik.
Ana yemek olarak etten sasmadim. Bunca senedir Sunset' e giderim henuz baska bir yemek denemedim diyebilirim, cunku Sunset ayarinda et yapan yer sayisi Istanbul'da ikiyi ucu gecmiyor.
Et olarak dana pirzola istedim, masanin geneli Sef Takemura kontenjanindan, soslu rib eye istedi. Her ikisi de cok guzel geldi. Gerci benim etim medium degil medium rare pismisti ama o kadar kusur kadi kizlarinda da var. Ete eslik eden risotto ise enfesti, utanmasam ikinci defa daha isteyecektim.
Yemek sonunda lezzeti damagimda daha uzun hissetmek icin genellikle tatli tercih etmem, benim icin kahve ya da bir digestive yeterlidir ama Sunset'in armutlu tatlisini herkese tavsiye ederim. Kesinlikle denenmesi gerekiyor.
4 kisi full course yemek, iki sise sarap, bir kac bira, humidordan kaziklanma ile birlikte toplam 1050 lira hesap odedik. Senenin son acik hava yemegini senenin rekoru ile kapadik. Tam bir final oldu anlayacaginiz...
P.S. Sunset kazik kabul, ama Istanbul' da kalitesini bozmadan devam ettiren, hatta uzerine ekleyen kac yer var, bana sayabilir misiniz?

15 Ekim 2009 Perşembe

Dukkanburger Bebek


Toplanti donusu trafikte vakit gecirmektense en azindan yemegi aradan cikaralim diyerek Bebek' teki Dukkanburger' e girdik. Daha once Anadolu Yakasi' ndaki yerlerinde yemistim, Bebek'teki dukkana ilk kez gittim.

Sanki burgerler karsidan daha bir ozenli, daha bir kurutulmadan pismis gibi geldi. Hele hele ilave peynir ve bacon koyulunca daha da bir lezzetli oldu. Ayrica, istedigimiz patetesler ev patatesiydi, tamam hala fabrikasyon ama yine de fast food patatesinin iyisi. Diger malzemeler, hardal ozellikle, daha once yazdigim gibi enfes. Kendileri yapiyorlar, hafif isteyene hafif, kuvvetli isteyene kuvvetli, iki cesit var.

Dukkan bence Istanbul'da burger yiyebileceginiz en iyi yerlerden biri. Rakipleri olan NumNum, Midpoint, Kanyon'daki Gourmet Burger gibi yerlereden bence daha lezzetli. NumNum' da etler ya hic pismemis ya da kupkuru geliyor, ellerinin ayari yok. Gourmet Burger ise tadsiz, tek isi burger olan bir yer neden iyi burger yapamaz anlamiyorum.

Dukkanburger icin tek elestirim, su guzel burgerlerin yaninda neden soguk bir bira olmaz, neden bizi kolaya mahkum ederler?

13 Ekim 2009 Salı

Anjelique ve "yediniz, parayi da odediniz, ehhh hadi artik yaylanin"...


Aynen basliktaki gibi. Saat 11 oldugunda onunuze hesap birakiliveriyor ve neredeyse siz masada otururken masayi yukseltip bir anda kokteyl masasina donusturuyorlar. Iki dakika sonrasinda da buz kovasi, bir sise Absolut gummm diye masada... Tamam iki shift halinde eskiden beri servis yapan yerler var ama Anjelique' teki gibi kabaca uygulandigini gormedim. Muzikler ve ambians guzel, yemekler "experimental"...

Degisik bir seyler yapmaya calismislar kabul, ama bir seyler eksik kalmis. Baslangic olarak asma yapraginda izgara barbun istedim, asmanin tadindan barbun anlasilmiyordu. Asma guzel olsa canim yanmaz ama son derece sert ve tadsiz bir asma idi. Icine baska bir sey koysalar da ayni tad olacakti. Sonrasinda fikir olarak cok guzel ama uygulamada sinifta kalacak bir mercan brulee istedim, iki yemek arasinda neredeyse 10 dakika olacakti ki neyse farkedip garsonlari biraz agirdan almalari icin uyardik. Istenilen yemeklerin geri kalani entre-cote, somon gibi "garanti" yemeklerdi, onda bile toplasaniz 100 grami gecmeyecek ve yaninda eslik eden yemegi cok zayif olan bir et geldi. Somonu bilmiyorum.

Tamam mekan guzel, muzikler insani havaya sokuyor, manzara deseniz muthis ama yemeklerin en azindan verdigimiz -tonla- parayi haketmesi gerekmiyor mu?

Anjelique' te iki kisi bol sarap ile birlikte yaklasik 250 tl.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Koza Kebap


Pazar gunu cocuklar kebap ve lahmacun istiyorlardi, her zaman gittigimiz yerler haricinde yeni bir yer deneyelim diyerek Koza Kebap' a gittik. Vedat Milor'u takip edenler bilir Koza Kebap' tan begeniyle bahseder (ama Goztepe'deki yerinden, malesef kapandi), o yuzden bizde tercihimizi Sahrayi Cedid' teki Koza' dan yana kullandik.

Koza tam bir mahalle kebapcisi, iceride sanki zaman yavas akiyor, hatta durmus diyebilirim. Lahmacunu belki benim top 5' ime girmez ama kebaplar cok guzel; kiymadan degil satirla dogranmis. Ne cok fazla ne de cok "saglikli" olcude kuyruk yagi var, etin lezzetine lezzet katiyor. Benim hosuma gitti.

Zuma Istanbul


Zuma Londra ve Hong Kong' dan sonraki ucuncu subesini gectigimiz sene Istanbul' da ac(mis) ve su anda Istanbul' un en iyi Japon Restaurant'larindan biri, hatta belki de en iyisi
diyebilirim. . .

Demirbaslardan sushi / sashimi cesitlerinin yani sira et yemekleri de on planda.

Mekan Bogaz' in guzelligi ve yemeklerin lezzetinin onune gecmeyecek sekilde sade, ama son derece şık. Disarida oturursaniz Bogaz nefes kesici.

Yemeklerden sushiler guzel, malzemeleri taze ama olaganustu degil, etlere gelince ise ayri bir bolum acmak lazim. Susamli ve baharatli bonfile ve acili kuzu pirzola yedik, ikisi de harika idi. Yemekler ortalamanin oldukca uzerinde olmasina ragmen servis malesef ayni paralelde degil. Bira olarak menuden Asahi rica ettik ama kalmamisti, sonrasinda da garson yemeklerimizden birisini unuttu, ortadaki yemegi bolusmek zorunda kaldik. Ben olsam telafi etmek icin en azindan bir yasemin cayi ya da tatli ikram ederdim ama malesef garson amator idi. Bence bu fiyat skalasindaki bir yerde daha iyi bir servis olmasi gerekiyor.

Zuma' da fiyatlar oldukca yuksek, iki kisi sarap olmadan sadace bir kac bira, starter iki ana yemek ve tatli ile 250 tl.' den asagi cikmazsiniz. Sarap tercih ederseniz minimum bir 100 lira daha ilave edin.

11 Ekim 2009 Pazar

Arman Kirim

Arman Kirim Hurriyet'teki yazisinda hislerime tercuman olmus, en cok basligini begendim "Elâlem devrim yapar ustam bıkmaz dolma sarar" ...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12664666.asp?yazarid=123&gid=61

Dukkan - Kucukarmutlu


Dukkan otel ve iyi restaurant'lara et temini ile baslayip sonra da isi restoranciliga donusturmus bir isletme. Daha da sonrasinda Dukkan veya Dukkanburger mekanlariyla kisa sure icerisinde zincire de donusmus bir isim.

Armutlu'daki yerlerine gelince, colun ortasindaki bir vaha gibi. Gecekondu semtinin ortasinda bir kontrast nokta, birbirine benzeri Istanbul et restaurantlari arasinda ise bir lezzet patlamasi.

Etler kuru eskitme (dry aging) yapilmis, bakinca renk ve kokusundan anliyorsunuz. Yag dagilimi homojen, mermer bir yapi. Kuru eskitme ile eskitilmis etin lezzeti yogundur, herkes sevmeyebilir. Pisirilmesi de ayni sekilde yapmaya calisan Gunaydin'dan cok daha basarili. Sunset ya da baska bir yer ile kiyaslamiyorum zira bence Gunaydin, Etci gibi yerler sanki daha cok ayni kategori icerisine giriyor gibime geliyor.

Etlerin hepsi var, Rib Eye, New York Sirloin, T-Bone vs, dedigim gibi dinlendirilmis ve istediginiz gibi pisirilerek geliyor.

Yemekten once sosis ve dana bacon aldik, bunlarin yaninda da bol yesillik ve firinda patates. Belki kuskonmaz tarzi ete guzel eslik edebilecek bir sebze daha menude olabilirdi ama bu haliye bile cok guzeldi. Zaten nereden bulacaksiniz kuskonmazi.

Et olarak dana pirzola yedim, tadi damagimda kaldi. Etin yaninda bir sise Corvus' un Corpus'unu actirdik, adindan da anlasilacagi gibi kuvvetli bir govdeye sahip bu sarap etin lezzetini bastirmadan sanki daha yukari tasidi. Hadi Vedat Milor Agabey gibi soyleyeyim, patlatti...

Yemegin sonunda ev yapimi koca bir cikolata "kulcesini" onumuze biraktilar, tabi acimadik...

Dukkan ucuz mu, kesinlikle hayir... Ama zaten kuru eskitme et servis yapan her yer normalden daha pahali olur, zira en basit hesapla et agirliginin %20-25'ini kaybeder.

Dukkanda iki kisi 200-240 verirsiniz. Ortakoy ya da Bogaz' daki herhangi bir pahali yer ile ayni parayi oduyorsunuz. Kimisi etrafta poz yapilacak kimse olmadigi, ya da Armutlu'da bir yere deger mi diyerek burun kivirabilir ama guzel bir et yemek istiyorsaniz Dukkan' a gitmenizi tavsiye ederim. Zorlama olmayan, yasayan bir yer Dukkan. Bence Turkiye'de en iyi et yapan ilk 5 arasina rahat girer.

Unutmadan, Dukkan' a piyasa isi hardal koymaktansa kendi hardallarini kendileri yaptigi (hem de iki cesit) icin tesekkurler.

Telefon: 212.277 88 60

8 Ekim 2009 Perşembe

Capari


Kredi karti reklami gibi "eski arkadaslarla yenen yemegin keyfi olculemez" ...

Gecen cumartesi gecesi Galatasaray'dan arkadaslarimla Kucukyali'daki Capari Restaurant' a gittik. Hava guzeldi disarida oturabildik, birlikte sohbeti cok ozlemisiz, bir de yemekler lezzetli olunca guzel bir gece gecirdik.

Mezeler taze ve enfesti, alisilagelmisin disinda bir seyler de yapmaya calisiyorlar, zorlamaya kacmadan gayet guzel lezzetler yakalamislar. Ozellikle havyara benzettikleri kaparili fume somona bayildim. Beyaz peynir yagli ve lezzetli, patlican salatasi da kendini pure gibi birakmamis ve diriydi.
Balik olarak lipsos bugulama istedik, harika geldi; baligin tadini bugulamanin kremasinda bogmadan saklayabilmisler. Mezeler zaten bizi doyurmustu, balik yiyemem diye dusunuyordum ama kalsaydi ikinci tabagi da bitirebilirdim.

Capari' nin fiyatlari makul, mezeler leziz ve baliklar taze. Gidilir mi, gidilir.

Tel: (216) 489 54 54

2 Ekim 2009 Cuma


Dedim ya yaz dolayisiyla ya seyahat ettik ya da ev keyfi yaptik diye. Bugun "ev keyiflerinden" kalma bir tarif; yurt disinda balik ya da et icin cokca uygulaniyor ve tuz yerine ekmek hamurundan da faydalanabilirsiniz:

TUZDA BALIK (hazirlamasi 15 dakika, cok kolay)
- Tercihen 1.5 kg' luk beyaz etli bir balik, ben cipura, mercan ya da levrek kullaniyorum. Mercan (tepsiye daha rahat sigdigi icin) ilk tercihim. Kabugunu almadan jumbo karidesle de deneyebilirsiniz, tabi mumkun oldugunca taze deniz karideslerinden secmeyi unutmayin.
- Gozden cikaracaginiz bir firin tepsisi
- 3 kilo civari kaya tuzu (ben Metro'dan 10 kiloluk pakette aliyorum), bulamazsaniz sofra tuzu da is gorur. 10 kiloluk tuz 3 lira civari.
- 4-5 yumurta (beyazini kullanacaksiniz), unutmayin ne kadar cok yumurta o kadar ser tuz kabugu demek.
- 2 defne yapragi
- 1 bardak su, etrafi pisletmenize kizmayacak es ve guzel bir muzik

Tuzu buyuk bir kasede yumurtanin beyazi ve yarim bardak su ile islak kum kivaminda hamur haline getirin. Yarim bardak yetmezse biraz daha su ekleyin.
Tuz hamurunu firin tepsinizin altina yayin, ustune baligi koyun, ve baligin hic bir kismi gorunmeyecek sekilde tuz hamuru ile kaplayin. Tuzun kalinligi 1-1.5 cm'den kalin olmasin.
Onceden 230 derecede isitilmis firinda baligin buyuklugune gore yaklasik 30-40 dk pisirin. Tuz yumurta akinin yardimiyla sertlesecektir. Uzeri kahverengiye caldiginda baliginiz hazir demektir.
Ufak ip uclari:
- Tuz tahmin edebileceginiz gibi baligi tecrid ediyor ve balik tuz tabakasinin icerisinde kendi isisi ile pisiyor. Boylelikle de tum suyu icinde kaliyor. Dolayisiyla tuz tamamiyle baligi sarsin.
- Baligi temizletirken pullarini aldirmayin, ve mumkun oldugunca karnindan az kesilerek ici temizlensin. Bir de sakin kafa, kuyruk gibi parcalari kestirmeyin, ozellikle kafa baliga lezzeti veren en onemli parca.
- Defne guzel bir aroma veriyor, ama ikiden fazla yaprak koymayin acilasir. Isterseniz biberiye, sarmisak gibi diger aromatiklerle de deneyebilirsiniz. Hatta aromayi yaymak icin bir kac damla sizma zeytinyagi da ise yarayabilir.
- Baligi tuza yaydiktan sonra kesik kismi iyice kapatin ki tuz iceriye girmesin.
- Restaurant malzemesi satan yerlerde buyuk aluminyum kaplar var, firin tepsisi olarak onlardan tek kullanimlik yararlanabilirsiniz. Boylelikle guzel bir yemek sonrasi tepsiden tuz kazimakla ugrasmazsiniz. Ya da tepsinizin alt kismina yanmayan kagit serebilirsiniz, boylelikle tuz dibe yapismaz. Temizlemeniz kolay olur.
- Tuz sertlesecektir, kirmak icin tornavida ve ufak bir cekic gerekebilir.
- Afiyet olsun.

25 Eylül 2009 Cuma

Sakiz Adasi

Istanbul Dolanmalari diye baslik attim ama yazin Istanbul icerisinde pek bir yere cikmadik, dolayisiyla konular Istanbul Disi Dolanmalara dondu, artik idare edersiniz.

Bayrami ve guzel havayi firsat bilip Cesme uzerinden Sakiz' a gittik. Diger Yunan adalari ile kiyasladiginizda daha bir gercek "ada" diyebilirim. Adalar arasinda en az turistik olani, yolunuz duserse Emboli Koyu'na kesin gitmenizi tavsiye ederim, siyah cakil taslarindan olusan bir plaj, cok guzel.

Yemeklere gelince harika, yanlis anlamayin farkli yemekler anlaminda degil, bizde ne varsa orada da o. Sofistike pisirme teknikleri, soslar, fuzyonlar beklemeyin. Koftedes, dolmades, caciki, haydari, musakka, kahve, baklava (Izmir'den Karagoz'den gidiyormus bu arada) vs hep bildik yemek ve mezeler. Biz onlara, onlar bize vermisler, ortaya karisik bir mutfak olmus. Sadece kahveye "turkish cafe" demeyin kiziyorlar...

Yemekler ayni ama arada fark var, kendi kendilerine atfettikleri "greek salad" yiyorsunuz, domates ve salataliklar citir citir, lezzetli, biberler biber gibi kokuyor. Caciki dedikleri bizim bildigimiz kuru cacik, hakiki yogurt tadi geliyor. Malzeme kalitesi -ama malzemeden peynirler, etler, soslar falan anlasilmasin, bildigimiz salatalik alti ustu- bize acik ara fark atiyor. Klasik soru: neden bizim salataligimiz, domatesimiz adam gibi degil de daha cok saman gibi?

Son olarak, cocukluktan bu yana sartlanmisiz, ekmegimiz, tereyagimiz, vesairemiz cok guzeldir, en iyisidir diye. Gidin Allah askina Sakiz'da masaya gelen ekmekten tadin, citirligi, toklugu ve tadiyla harika, yemegi birakip insanin salatanin suyuna bana bana koca ekmegi bitiresi geliyor, ve bitiriyor da. Kliselerden, ezberlerden cikalim; iyi yapiyoruz dedigimiz seyler uzucu ama malesef aslinda iyi degil. Daha iyisi icin ugrasalim, kotu yapanlari uyaralim.

15 Eylül 2009 Salı

Flamm, 360, Yalikavak Kavakli Kofteci, yani ordan burdan

Yaz geldiginde gezmektense bahcede vakit gecirmeyi daha cok seviyoruz; zaten Istanbul' un yazi iki ay, onun da tadini olabildigince cikarmaya calisiyoruz.

Ama bu yaz hem Istanbul' un, hem de tatilin tadini cikardik. Sonunda kurkcu dukkanina donduk.
Yurt disindan Turkiye'ye donup yemege cikmayi sevmiyorum, acikcasi moralim bozuluyor. Kucukler yine iyi; belli beklentiniz var, ama buyukler insana illallah dedirtiyor. Allah'tan bogaz manzarasi ve enfes baliklarimiz var, ama gerisi zayif. Yalikavak'ta Kavakli Kofteci'de yemege gittik, ama dayak mi kofte mi yedik anlamadik. Yag icinde, nemrut garsonlarin sovercesine getirdigi kofteler. Ertesi gece fazla degil 40 dakika uzakliktaki Kos'ta, kofteye verdigimiz paranin biraz uzerine uzolar icip ne meze varsa soyledik, bir de uzerine balik yedik. Servis harika, kaziklanmiyorsunuz, insanlar guler yuzlu, lezzet aliyorsunuz, anlayacaginiz "insani" bir gece gecirdik. Ispanya' da domates gibi domates yedik. Baska bir yerde mis gibi kokan zeytinyagi aldim, hem de bizim marketlerden ucuza ve icinde pamuk yagi falan olmadan... Uzun lafin kisasi, Turkiye' de uzucu ama malesef kalite, mutfak ve servis konusunda yerlerde surunuyoruz, bir de buna kurekle para veriyoruz. Insan aciyor.

Gecen haftasonu kardesim yurt disindan gelmisti, Asmali Mescit' e gitmek istedi. Once Flamm, sonra da 360' a gittik. Servis malesef her ikisinde de bozulmus. Garsonlar amator, komiler pideci tedrisatindan. Flamm -ki bana sorarsaniz o bolgeden gidilecek bir kac yerden biri- o bile yemeklerini bozmus. 4 kisi 400 lira veriyorsunuz, yani asagi yukari 200 euro, deger mi derseniz kesinlikle degmez. Ama ne yapacaksiniz, her zaman balik da yenmez ki, insan farkli lezzetler istiyor, daha iyisi acilana kadar el mahkum...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Cafe Clementine - Galatasaray Adasi

Cumartesi aksami Galatasaray Adasi'ndaki Cafe Clementine' e gittik. Rezervasyonumuz yoktu, cat kapi Ada'ya gidelim dedik, Clementine' de de bos masa vardi, oturduk.

Galatasaray Adasi Istanbul'un en guzel yerlerinden biri, kelimenin tam manasiyla Bogaz'in orta yerindesiniz. Ada'nin icindeki mekanlar Pasha gelenegiyle baslayan Havana, Sortie vs diye devam eden "Kurucesme Stili", ama bu sefer kapida "sen buraya hafif gelirsin" havasindaki kasinti bodyguard'lar yerine gelene "merhaba, hosgeldiniz"diyen duzgun gorunumlu insanlarla karsilaniyorsunuz. Galatasaray nezaketi ister istemez bulasmis...

Icerisi hafiften kaotik, her yerde masalar, bir hareket, rahat rahat yemek yeyip bogazin keyfini cikaramiyorsunuz. Garsonlar kisa mesafede sprint atar vaziyette, sadece biz yemek yerken 3 kez tepsi devrildi.

Cafe Clementine hafiften zorlama Fransiz/Italyan vs havasi verilmeye calisilmis ama ikisinin arasinda kalip "alisveris merkezi cafesi" seviyesinin uzerine pek cikamamis bir yer. Bize bakan garson son derece iyi niyetli olmasina ragmen fazla sayida masaya baktigi icin yetisemedi. Suc onun degil, garson sayisini az tutan isletmenin.

Biraz tok gittigimiz icin fazla yemek yiyesimiz yoktu, peynir ve sarap ile keyif yapalim dedik. Peynir tabagi -hakkini vermek lazim- bol cesitli ve iki kisi icin fazla bile sayilabilecek sekilde, iyi secilmis bir siyah uzum esliginde geldi (31 tl). Sarap benim hatam, kotu bir Sicilya Shiraz'i idi, neden sectiysem bilmiyorum. Peynir ile birlikte bir de Bresaola Bruschetta istedik, o da bol ve lezzetliydi, Clementine' in hakkini vermek lazim (25 tl). Yemek olarak Muge penne aldi, iste o kotuydu.

Nedense bizim ascilar malzemeleri atinca kendiliginden yemegin olacagina inaniyorlar, ama kullandiklari malzemelerin tadlarini one cikarmayi ya da onlari harmanlamayi bilmiyorlar. Kisacasi "kendilerini" vermiyorlar. Sonuc olarak tadsiz tuzsuz bir "makarna" yiyorsunuz. Muge'nin yemegi de aynen iste boyle geldi.

Istanbul' da yemek yapmayi "is" degil de "ask" olarak goren sef var mi??????

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Pandeli - Misir Carsisi

Pandeli' ye girmeden once Yeni Camii' nin yanindan Hayvan Pazarini takip ederek yarim bir yay yapin, sonra Misir Carsisi'na arka kapidan girin. Biraz Misir Carsisi' ni biraz dolasin, Pandeli' ye sonra cikin. Eti bir gun oncesinden marine etmek gibi, yemekten evvel once Eminonu ve Misir Carsisi' nin havasini icinize soluyun, yemege sonra oturun.

Pandeli cok uzun zamandir Istanbul gastronomisinin onemli isimlerinden, yarim yuzyili askin bir zamandir da Misir Carsisi'nin ust katindaki yerinde faaliyette. Iceri girdiginizde yorgun ama elegan bir atmosfer icinde buluyorsunuz kendinizi, hele hele Eminonu ve carsinin kaotik hareketliliginden sonra yukari ciktiginizda bir anda kendinizi rahatlamis hissediyorsunuz. Garsonlarin hic bir seye acelesi yok, nasilsa sadece oglen menusu var, Yeni Camii 400 senedir oldugu yerde, insanlarin kosusturmalari da ayni sekilde.

Yemeklerden oncelikle klasiklesmis patlicanli borek ve kagitta levregi deneyin. Daha evvel bunlari tattiysaniz da tas kebabi, dolma, ya da et yemeklerinden isteyebilirsiniz. Hepsi harika, ama ozellikle levrek enfes. Fiyatlar tuzlu, yemekler 25 lira civarinda, iki kisi ickisiz 100 liraya cikabilirsiniz. Ama fine dining havasinda guzel bir yemek icin deger. Averaj bir yerde dekorasyona bu parayi verecegime gercek bir lokantada yemek yemegi tercih ederim.

Yaklasik onbes senedir Pandeli'ye giderim, menu, garsonlar, icerisinin dinginligi ama en onemlisi lezzetler her sey ayni, degismiyor. Masalar hic bir zaman tam dolmaz, isim yapmis Turk Lokantalarindaki uyduruk turist gruplarini goremezsiniz cunku pahallidir. Tek tuk duzgun kiyafetli yabanci ya da etraf esnafi sessizce mekanin sakinligini bozmadan yemek yerler.

Bulabilirseniz Galata Koprusu' ne bakan bir masada oturmanizi tavsiye ederim.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Masaya Gelen Sarabin Aritmetigi

Simdiye kadar hep sarap fiyatlarinin olmasi gerekenin cok yukarida oldugundan, hadi cok kivirmadan soyleyeyim kaziklandigimizdan yakindim. Sanki biraz mekan sahiplerinin haklarini yemisim:

Cumartesi gunu Haber Turk' te Sunset ile ilgili bir yaziyi okurken dikkatimi cekti. Ithal saraplar uzerindeki vergiler su sekildeymis:

% 50 ithalat vergisi
% 63.5 OTV
% 18 KDV

Yani sisesi 5 euro olan bir sarabi ithal ettiginizde nakliye, vergiler, logistik, ithalatci kari vs ile birlikte maliyeti nerdeyse 18 euro'ya geliyor. Dagitim, batirilan paralar vs vs deseniz restaurant girisi olur 25 euro, restaurant da 2.5-3 katina satsa fiyat gelir 50 euroya.... Yani yuvarlak hesap 100 lira.

Inanilmaz degil mi?

28 Temmuz 2009 Salı

Nedense bir kac gundur ruyalarima giriyor. Simdiye kadar Amerika ya da Avrupa' da bir cok steak house' da etin her turlusunu yememe ragmen -ama "et" derken kastettigim, yanina sadece kuskonmaz ya da patates'in yeterli geldigi, her hangi bir sos, baharat veya fusion bombardimanina tutulmamis vejeteryenlerin nefret edecegi usul hafif kanli ve en az 450 gr. ceken bifteklerden bahsediyorum- hic bir yerde Minneapolis' teki Manny' s ' de aldigim hazzi alamadim. Dikkat edin lezzet demiyorum "haz" diyorum zira Manny' s de yedigim et ezberleri bozacak kadar guzeldi, hatta basli basina bir deneyimdi diyebilirim. Bu arada Manny's en iyi Top 10 steakhouse arasinda. Beni davet eden kardesim ve esine tekrardan tesekkurler.

Blog Istanbul ile ilgili ama Minneapolis tarafina yolunuz duserse kesinlikle kacirmamanizi tavsiye ederim. Fiyatlar tuzlu, iki kisi $250-300' in altinda cikmazsiniz ama dedigim gibi basli basina bir deneyim olur, ama uyarmam lazim, sonrasinda bizim etcileri begenmeyebilirsiniz.

http://www.mannyssteakhouse.com/

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Malzeme Kalitesi

Bu hafta sonu cumartesi bizim kulubun Kalamis Tesislerinde yemek yerken ilk kez umudumu kaybettim.

Yazin ortasinda istediginiz bir salata -oyle ahim sahim bir salata da degil hani, bildigimiz coban salatasindan bahsediyorum- eger domatesleri yenmeyecek kadar kotu geliyorsa bunun nedenlerini dusundum:

A) Malzemeyi secenin umurunda degil
B) Ascinin umurunda degil
C) Isletmecinin umurunda degil (maliyet hesabi agir basiyor)
D) Musterilerin tad duygusu yok, umurlarinda degil
E) Hepsi

Bu kadar zor mudur, halden domatesin, salataligin 50 kurus daha pahalisini almak. Ya da restaurant'in alan adamini isletmecinin hizzaya sokmasi? Bu kadar zor mudur, guzel domates yetistirmek, guzellerini de Avrupa veya Rusya' ya degil de Turkiye icine vermek?

Yeme icme sektorunun harhangi bir isletmesine bakin -cogunlukla- kullanilan malzemelerin ne kadar kalitesiz, ne kadar bastan savma oldugunu goreceksiniz. Istediginiz peynir kirec gibi gelir, salatalik tursusu yumusamis domates saman gibidir, et sert olur zira marine edilmez, zeytinyaginin icinde de genelde bitkisel yag karisiktir.

Yukaridaki test sorusunun cevabi malesef E.

Yemegi olabildigince ucuza getirmek, mutfak cahilligi, damak cahilligi (zevksizlik) artik ne derseniz diyin, ben yazin bir salata soyledigimde onumde adam gibi bir salata gormek istiyorum.

Gole May Calmak - Arman Kirim


Toplumsal değişim genelde yavaş oluyor. Hele bir de toplumların değişime direnci varsa değişim daha da ağırlaşıyor. Değişim sürecini hızlandırmanın literatürde yolları belli. Bunların başında adına değişim önderleri (change agents) denilen kişiler geliyor. Yemek sektöründeyse bu kişiler genelde öncü şefler/lokantalar ve yemek yazarları oluyor.

Benim bu sayfada yazmaya başladığımdan bu yana neredeyse beş yıl geçti. Haftaya altıncı yıla gireceğim. Bu uzun zamanda sizlerle onlarca farklı balık ve deniz mahsulleri hazırlama, pişirme tekniklerini paylaştım durdum. Yeni gelişmelerden, dünyanın farklı tekniklerinden, kendi geliştirdiğim yaratıcı Türk mutfağı çerçevesindeki deniz mahsulü reçetelerinden sıkılmadan usanmadan söz ettim. Burası basının lideri Hürriyet; Pazar ilavesiyse gazetenin en çok okunan kısımlarının başında geliyor. Şimdi bu durumda normalde ne beklersiniz? En azından şehrin önde gelen balık lokantalarında bu örneklerin benzerleriyle birer ikişer karşılaşabilmek, öyle değil mi? Zira balıkçı restoranı sahipleri de biliyor ki müşteri değişiklikten hoşlanıyor. Oysa ne görüyoruz?

Son derece sıradan, hiçbir yaratıcılık içermeyen, en iyi balık lokantasında bile en temel tekniklerden bihaber hazırlanmış mezeler, balık yemekleri. Balıkçı lokantaları belli ki azmetmişler, “ezelden beri bildiğimiz, sıkıcı, pişirme tekniği açısından son derece yanlış şeyleri sunmaya devam edeceğiz, dünyada çıkan en güzel balıkları en beter hale getireceğiz ve yaratıcılığı dükkanımızdan içeri zinhar sokmayacağız”. Ben yakında balıkçı lokantası duvarlarında bu misyonu ifade eden posterler bile görmeyi bekliyorum!

GÖLE MAYA ÇALIYORUM

Neden beklemeyeyim? Bu sıkıcılığa övgü düzmeyen yemek yazarı tanıyor musunuz? Balıkçılarda sunulan pişirme tekniklerinin ne denli kısıtlı ve uygulanan teknik bilginin ne denli yetersiz olduğunu dile getirip üstüne de yol gösteren kaç tane gerçek değişim önderi yemek yazarı, kaç şef, kaç lokanta tanıyorsunuz? “Peki”, diyeceksiniz, “lokantalar duyarsız, işletme sahipleri umursamaz, değişim önderlerinin bırakın önder olmayı, bu yazdıklarıma ‘acaba bir şeylerin değişmesi falan mı gerekiyormuş yahu’ diye tepki verecekleri kesinken, sen bu yazıları niye yazıyorsun?”

Vallahi ne bileyim, herhalde sadece göle maya çalmak için. Bir de, evlerinde denemeye meraklı kalabalık bir okur kitlem var, onlar için. O nedenle buyurun seviçe tekniğine.

Sevice teknigi icin http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12148222.asp?yazarid=123

24 Temmuz 2009 Cuma

Il Padrino "Kampusu" - Atasehir


Caddebostan'daki yillarin Il Padrino'su da modaya uyup buyume yoluna gitti. Bence Istanbul'daki en iyi italyan restaurant' larindan birisi olan Il Padrino' ya yillardir gideriz. Gosteristen uzak, sadece yemek amacli calisan bir yerdir, Anadolu Yakasi'nda yasayip da gitmeyen oldugunu sanmiyorum. Scampi'si, gnocchi, deniz mahsullu salatasi harikadir.
Atasehir'in girisindeki devasa binada da giriste kebap, ustte balikci en yukarida da Italyan restaurant'lari var. Balik kismina gitmedim, Cesme Dalyan' da defalarca yedigimden midir, Atesehir ve balik/raki birbiriyle kafamda ortusmediginden midir bilmiyorum, gitmeyi dusunmedim. En ustteki italyan kismina gittim, Caddebostan'daki Il Padrino' nun mutfagindan uzakta malesef. Herhalde bir daha gitmem. Yakinlarda Mezzaluna var, mutfagi daha iyi, fiyatlar ayni.
Kebap bolumu Atasehir normlarinda devasa bir mekan.
Kebaplar acikcasi Develi (Kalamis) ile rekabet edemez, standard. Ben herhangi farkli bir lezzet hissetmedim. Ama lahmacun ve pide ustasi her kim ise Istanbul' da yedigim en iyi lahmacunlardan birini burada yedigimi rahatlikla soyleyebilirim. Kazancilar, 100 evler, Kasibeyaz, Develi, Sahan neresi ile kiyaslarsam kiyaslayayim acik ara onde gider. Il Padrino'ya tavsiyem bu ustaya sahip cikipmalari. Lahmacunlar ve ara sicak olarak getirdikleri kusbasi pideler enfes.
Otopark, usenirseniz vale var, servis ozenli, manzara TEM, cocuklular icin ust katta cocuk odasi var. Iki kisi hafif icki ile 100 liraya cikilir.
Kebap icin degil ama lahmacunlari icin gidiyorum, ne yalan soyleyeyim.

21 Temmuz 2009 Salı

Cemile Sultan Korusu - Koru Restaurant

Pazar aksami Istanbul Ticaret Odasi' nin isletmeciligini yaptigi Cemile Sultan Korusu' nda aksam yemegine davetliydik. Insana Istanbul'da yasadigina sukrettirecek guzellikte bir koru ve icerisinde ayni guzellikte manzaraya sahip bir yer.
Once agaclar altinda soguk ickiler, onu takiben de Kanlica' dan Bebek Koyu'na bakan bir manzarada harika bir yemek yedik.
Koru Restaurant, Istanbul menulerinin demirbaslarindan olan carpaccio, gorgonzola soslu bonfile, sinitzel gibi seceneklerin disina cikmamasina ragmen gerek servisin kalitesi gerekse manzara ile bize cok guzel bir gece gecirtti.
Genellikle gunduz havuz, gece restaurant' a donusen yerler bana pek samimi gelmez, ama Koru Restaurant bu cozumu masalari ahsap bir deck' e almak ve havuzu da cok hafif bir gece mavisi tonunda isiklandirarak cozmus.
Fiyatlar bu kadar artiya sahip bir yer icin dusuk sayilabilir, ITO'ya bagli oldugu icin klup fiyatlarini uygulamislar. Entree' ler 8-15, et yemekleri ise 20-25 lira civarinda. Iki kisi icki ile birlikte 150 liraya cikabilirsiniz.
Cemile Sultan Korusu kesinlikle dogal dokusu ve essiz manzarasi icin gidilmesi gereken bir yer. Cevrenin guzelligi itinali bir servis ile de birlesince memnun ayriliyorsunuz. Tavsiye ederim.
Tel: (216) 308-4943

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Korfez Restaurant - The End

Korfez Restaurant' in daha dogrusu yalinin Kayserili bir aileye satildigini, dolayisiyla restaurant'in da kapanacagini duydum.

Bana sorarsaniz Korfez Bogaz Kiyisi' ndaki en iyi yerlerden biriydi. Yemek, sunum, servis ve ambiansi ile benzeri olan Kordon, Del Mare ya da Lacivert' e daha şık idi.

Onceden de yazmis oldugum gibi her ne kadar yeni jenerasyonun idaresi eskiye gore daha ozensiz olsa da duzelecegine emindim, beklemediler.

Michelin - Istanbul yayinlanacak olsa rehbere girebilecek sinirli sayidaki yerlerden biriydi, Istanbul guzel bir yeme icme mekanini kaybetti.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Tike - Alsancak

Evet bu sefer Izmir'den.

Tike' nin Istanbul'daki cogu subesine hem is yemegi hem de ozel yemekler icin gittim. Bir zincire ait restaurant'larin ne kadar ayni tutulmaya calisilsa dahi bazen nasil farklilik yaratabildigini Tike' nin Alsancak subesinde gordum.

Bir kere eski Efes yeni Swiss Hotel' in bahcesi ve Alsancak'in meshur gurubunun avantajini kullanip, klasik bir kebapcidan cok kendi tarzina sahip bir et restauranti havasini yakalayabilmisler. Hani Tike diye degil de baska bir isimle acmis olsalar cok kolaylikla bir marka olabilirler.

Lokasyon, daha uygun olamaz, dedigim gibi Efes Otel'in bahcesi, ve insana kendisini bir liman kentinde oldugunu hissettiren palmiyeleriyle Alsancak bu yere buyuk avantaj sagliyor. Servis iyi, belki aradan siyrilacak gibi degil, ama iyi. Yemekler deseniz guzel, klasik hatta kisitli bir menu belki ama her sey son derece lezzetli. Sarap menusu Doluca agirlikli, Kavaklidere'den sadece bir iki sarap var. Sarap fiyatlari 70-100 lira arasi, etler ise 20 lira civarinda degisiyor. Yabanci saraplara acikcasi bakmadim. Nedense son zamanlarda mumkun oldugunca yerli saraplari secip, kendimce Turk Sarapciligini destekleme gibi bir misyon edindim... Uc kisi, yemekler ve bir sise sarap icin 230 lira hesap odedik. Faturayi tabi ki sarap sisirdi.

Alsancak Tike kesinlikle Levent Tike' den daha basarili. Iki kez gittim, ikisinde de memnun ayrildim. Sadece ben degil birlikte gittigim yabanci misafirlerimin de cok hosuna gitti.

Belki Izmir'in katkisi, belki de isletmeci. Bilmiyorum ama nedense simdiye kadar gittigim en iyi Tike diyebilirim.

Eger Kordon kalabaligindan kacip biraz keyif yapayim derseniz bence kesinlikle gidin.

Tel: (232) 441 71 91

2 Temmuz 2009 Perşembe

Tandour Lezzet Kupu- Palladium

Bugun kendime bir odul verip oglen yemegini ofiste degil de disarida yiyeyim dedim. Muge de tesadufen Palladium'daymis, bulustuk. Yemegi ilk kez gozume carpan Tandour' da yedik, yeri giriste Kofteci Ramiz'in yaninda.

Yemekler adindan da anlasilacagi gibi Hint/Turk fuzyonu, tandouri' yi biraz bize uyarlamislar. Yemek olarak tandour kofte, turko-hint usulu durum, kuzu tandir ve kebaplar var. Yemekler 8-10, icecekler ise 2 tl (limitsiz). Ben bir bucuk et durum yedim, buyuk bir tabakta garniturlerle birlikte geldi, fiyati 12 liraydi. Normal bir restoranda en asagi 20-25 liraya yiyebileceginiz kalitede geldi. Koskoca bir yemek ve iki icecege 14 lira verdim.

Tandour tertemiz, lezzetli, ucuz ve en onemlisi isini hakkiyla yapan bir yer. Yolunuz Palladium' a duserse klasik fast food kolayciligindan siyrilip kendi konseptini yaratmis bu yere bir sans verin, pisman olmazsiniz.

Siparis icin tel: (216) 663-1312

30 Haziran 2009 Salı

Dukkan Burger - Cadde

Bebek' te acildigindan bu yana cok istememe ragmen trafigi goze alip da bugune kadar gidememistim. Cadde' de Dukkan' in dukkan actigini (soguk espri farkindayim) duyunca sevindim, ve dun aksam gidelim dedik.

Hamburger 12, cheese burger 13, patates gibi yan yemek ve icecekler de 4 tl. Ben listenin en buyuk burgeri olan Dukkanburger' i sectim (200 gr) o da 20 lira idi.

Benim yedigim "dukkanburger" guzeldi, koftesi tam istedigim sekilde pismis geldi, disi sert, ici ise etin suyunu ve lezzetini saklamis vaziyette. Muge' nin ismarladigi acili burger ise iyi pismis geldigi icin cok kuruydu, ama dedigim gibi kotu oldugundan degil fazla pisirildigi icin (icinde sadece domates var, biraz bacon ya da sogan eklerseniz daha guzel olur).

Unutmadan, masaya piyasa isi uyduruk hotdog hardallarindan koymayip, kendi yaptiklari -hem de iki cesit- hardali koyduklari icin Dukkan' i tebrik etmek istiyorum. Bunu Kanyon'daki Gourmet Burger' de bulamazsiniz.

Iki kisi icecekler ile birlikte (bu arada bira yok, sadece mesrubat var) 48 lira verdik. Hani cabucak bir seyler yiyelim diyorsaniz bir diger alternatif Kizilkayalar ya da Bambi olabilir, buralarda yari fiyatinin asagisina "yiyip de kacabilirsiniz". Dukkan, burgerleri guzel ama cabuk yenecek bir yere gore fiyatli, ayni fiyat skalasinda Midpoint ya da Num Num gibi yerlerde de yiyebilirsiniz, ama ben bir burgersever olarak Dukkan' a gidilir derim.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Pasta Presto


Iki uc ay kadar once gitmistik, gecenlerde Acikhava'da bir konser oncesi yine ugradik. Vaktimiz dar oldugundan cabuk bir seyler atistirip kacalim diye dusunurken onden peynir, sarmisakli ekmekler ile guzel bir sise sarap (Dusty Creek, California, ucuz ama govdeli bir sarap), sonra da pizza, tatli, kahve vs derken neredeyse konseri kaciriyorduk.

Pizzalari icin ayri bir paragraf acmak lazim; usta Milano'da uzun zaman calismis bir Turk, ustune bir de Presto' nun sahibi Can Bey'in malzeme secimindeki titizligi ile birlesince enfes pizzalar ortaya cikiyor. Kesinlikle tavsiye ederim, boyle guzel pizzayi her yerde bulamazsiniz. Pizza fiyatlari yaklasik 15 tl civarinda, nerdeyse Ceaser's fiyatina...

Pasta Presto Vali Konagi Caddesi' nin sonunda olmasindan dolayi klasik Nisantasi hengamesinden uzak, digerlerinden daha rahat bir mekan. Gidin sohbet edin, guzel ve makul fiyatli saraplari (bu ikisi nedense pek yan yana gelmiyor) kaziklanma korkusu olmadan tadin. Gercek bir restaurant havasini icinize cekin.
Bir de, Loreena Mc Kennitt konserine siz siz olun sarabi cok kacirip gitmeyin, Acikhava'da uyuya kalabilirsiniz...
Pasta Presto (212) 291-5825

16 Haziran 2009 Salı

Borsa Restaurant - Kandilli

Borsa Lokantalarina cok uzun zamandir giderim, eskiden Kalamis vardi, kapanmasi Anadolu Yakasi icin kayip oldu. Sonra Lutfi Kirdar ve en son simdi de Kandilli' deki mekanlarina gittim.

Mutfak Turk mutfagi, yerli ya da yabanci misafiriniz olsun farketmiyor, herkesin hosuna gidecek yemek var. Menu kalabalik, hatta o kadar kalabalik ki ic ice gecmis yazilari secmede zorlaniyorsunuz, en son birlikte gittigimiz yabanci misafirler pes edip en iyisi siz secin dediler.

Borsa'lar uzerine uzun uzun yazmak istemiyorum, dedigim gibi yemekleri guzel, kulbastiyi mutlaka denemelisiniz, hele hele kendi yaptiklari hardali unutmayin derim. Final icin de sufleyi saklayin.

Butun bunlarin yaninda Kandilli'deki mekanlari, enfes bir Bogaz manzarasina sahip olmasina ragmen lezzet ve servis acisindan klasik Borsa kalitesinin asagisinda kaliyor. Yemekler ve sunum en yakin rakibi Konyali' nin cok asagisinda, servis de ayni sekilde daha kotu. Restaurant' in ic kismi guzel ama disarisi bir cay bahcesi havasinda; bol isik, genis alan, yetersiz garsonlar ve bir turlu sabitlenemeyen masalar seklinde (su masalari neden aksam uzeri kontrol edip de sabitlemezler bilmiyorum, cok mu zordur?).

Istanbul' un belki de en guzel manzarasina sahip ama dedigim gibi klasik Borsa cizgisinin altinda.

11 Haziran 2009 Perşembe

Sunset Grill

Bana sorarsaniz Istanbul'daki en iyi restoranlarin basinda gelir. Lezzeti, konum ve servisinden her gittigimde memnun kaldim, ve her gittigimde bir dahaki sefere yiyecegim seyleri kafama not ettim. Bunu her yer icin yapmazsiniz. Ama Sunset'ten her defasinda yediginiz yemegi daha bir sure yiyemeyeceginizden dolayi buruk ayrilirsiniz. Bendeki "buruntular" genellikle garsonun sigara kokmasindan, dandik bir saraba dunya para vermekten, 4 kisi yemege gittiginizde 4 yemegin de ayri zamanlarda gelmesinden vs olusuyor. Varsin Sunset'in buruntusu keske su entre-cote' tan ya da kaz cigerinden bir tane daha yiyebilsem olsun...

Sunset ortalamanin hayli uzerinde, hatta "kazik" kategorisine kolaylikla giriyor, ama ozel bir gun kutlayacaksaniz, kendinizi simartmak istiyorsaniz, ya da ne bileyim "param var yahu" diyorsaniz gidilir. Yemekler dedigim gibi guzel, etler harika, ismini tam hatirlayamiyorum -galiba "sunset filet"- ya da seviyorsaniz sashimi'lerini tavsiye ederim. Ozellikle sushi/sashimi Istanbul'daki en iyilerden. Manzarayi tarif etmeye gerek yok, enfes.
Tel: 212.287-0357

10 Haziran 2009 Çarşamba

Num Num

Klasik Amerikan tarzi, buyuk porsiyon, bol kolestrol, hamburger veya fajita agirlikli bir yer. Tek orjinal yemekleri "sallanan etler", ismi ve goruntusu itici, vejeteryenleri bayiltabilir, ama tadi digerlerine gore goreceli iyi. Aman dikkat edin sisler sicak geliyor, elinizi yakabilirsiniz.

Kanyon ve Meydan'daki yerlerine defalarca gittim, zincire bagli olduklarindan servis ve lezzet standard (lezzetin standardizasyonu korkunc bir sey bana kalirsa, neyse bu ayri bir konu). Hamburgerler idare eder ama ya az pismis y ada cok pismis geliyor, arasi yok... Birayi soguk bardakta veriyorlar, yabanci bira cesitleri de mevcut. Burgerler ve sallanan etler haricindeki diger yemekler -ozellikle de salatalar- vasat, hani yemezseniz bir sey kaybetmeyeceginiz cinsten.

Bar alani genis, ustteki ekranlarda spor yayinlari var, ama Galatasaray maci oldugu bir gun seyretmek istedik, digiturk'leri yokmus maci gosteremediler. Sportsbar havasi vermek illa Eurosports gostermekle olmuyor, esas onemli maclari gostermek lazim.

Sinema oncesi ya da cocuklarin bayginlik gecirmeyecegi bir yer ariyorsaniz gidilir.



4 Haziran 2009 Perşembe

Gunay Ulubey - Caddebostan Plaj Yolu

Binmissiniz bir zaman makinasina sanki 40 sene evvele gitmissiniz gibi. Hala bardaklarin icerisine kagit konan, garsonlarin beyaz giydigi, hayatin cok yavas aktigi bir kebapci. Ana yemek tabi ki Iskender. Tabaklar sicak geliyor, etler guzel , ayri tabakta biber tursusu. Eskinin iskendercilerinden yani, simdi her yerde acilan Bursa Iskender gibi sirinlik makyaji yapilip (bkz. bursa iskender) iki iskendere 50 lira verdiginiz yerlerden degil.

Cocugunuz varsa goturun ki cafe, fast food, mexican, italian, sushi vs haricinde birseyler gorsun, soyle agiz dolusu iskenderi gotursun.

Senelerdir ayni, herhalde bir elli sene daha ayni kalir (Starbucks yeri satin almazsa)...

26 Mayıs 2009 Salı

Suleymaniye Kanaat - the best kuru in Istanbul (bugun cok turist vardi da ondan...)

Suleymaniye Camii Meydani'nda, sira sira dizili lokantalarin en basi. Menu klasik esnaf lokantasi menusu; yemekler harika, ama daha harika olan atmosfer. Muhtesem Suleymaniye' ye bakan, gelenlerin hala ekseri cevre esnafi ve universitelerinden olustugu bir yer.

Yemekler kuru fasulye, tas kebabi, doner, pilav. Diger yemeklere -eger varsa- daha sira gelmedi. Yemekler son derece lezzetli ama yakinlarda bypass falan gecirdiyseniz bir daha doktoru ziyaret edebilirsiniz, zira tereyagindan kacinilmiyor. Yine de senede 2-3 kez yiyorsaniz kim takar bypass'i ...

Iki kisi tika basa, ayran, tursu, tatli vs esliginde vereceginiz para 50 lirayi gecmez. Ustune donus yolunda hediyelik ivir zivirlari satan hanlari gezip eglenebilirsiniz (bugun bu hanlardan birinda Latin Amerika sapkalarindan baslayip Samurai kiliclarina uzanan genis bir portfoy gordum...)

Kanaat' a ya da yanindakilere mutlaka gidin, hatta bir gun kendinize izin verip hafta icin gidin, Misir Carsisi' ndan baslayip yavas yavas yukari, Suleymaniye'de yemek molasi, sonra Nur-u Osmaniye ve Kapali Carsi. Orda kahve molasi, belki Havuzlu Restaurant' ta tatli. Keyif olur.

Itsumi

Bana sorarsaniz Istanbul'daki en iyi sushi ve cok fazla fuzyona kacmayan Japon restauranti. Yemekler ve servis iyi, onunde vale var, fiyatlar makul. Eh daha ne olsun....

Gecen cuma Is Sanat' ta konser sonrasi gittik, restaurant klasik sekilde agirlikli Japon ve Koreli'ler ile doluydu. Kalabalik olmasina ragmen hemen masa ayarladilar, gerci sushi barlarda ben bar kenarinda oturmayi severim ama bu konuda Muge ile hic anlasamayiz. Herneyse, onden Miso corbasi, arada bir kac tabak sushi ve yemek olarak karides ve etli noddle' lar. Yan masaya giden ince dilimlenmis bonfile gordum (yakiniku teppan), cok guzel gorunuyordu, acikcasi aklim kaldi.

Biralar 7-8 lira (Asahi 12), noodle'lar 20 civari, etler 25-30, miso corba galiba 6 liraydi. iki kisi 3 bira ve yemekler ve yasemin cayla (sirketten) birlikte 95 tl odedik. Otapark Is Sanat oldugu icin bedava idi. Bence aksam yemegi icin yandaki Mirror'dan daha iyi bir secim, Mirror' i is yemeklerine sakliyorum.
Itsumi : (212) 264-6448

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Event Garden - Bahcekoy


Event Garden' da lise devremizin bahar piknigini duzenledik. 70 buyuk ve 30 tane de cocuk yani yaklasik 100 kisi civarindaydik.
Simdiye kadar Agva, Sile, Polenezkoy, Cumhuriyet Koyu civarlarinda bir cok "mesire" ya da kendin pisir kendin ye tarzinda yere gittim. Kimisi Leonardo gibi iyi servis ama dar alan, kimisi ise Kazanc Ciftligi gibi bol alani olan servisi kotu ve pis isletmelerdi.
Event Garden'da belki yemekler oyle ahim sahim degil ama dogasi inanilmaz guzel, harika bir ormanin ortasinda 30-40 donumluk cim bir alan hayal edin, bu alan da ustaca degisik gruplarin birbirlerinden rahatsiz olmayacagi sekilde bolunmus olsun. Alan dediysem Beykoz Cayiri gibi degil, bayagi bildiginiz orman alani seklinde.
100 kisi cok guzel vakit gecirdik. Mangal acik menu ve limitsiz mesrubattan olusan set icin buyukler ici 50, kucuklere 25 lira verdik. Menude kofte, tavuktan tutun, piyaz, salata cesitleri, meyve ve tatlilara kadar her sey vardi. Biralar ekstra ama 5 lira idi. Isteyenler icin a la carte secenegi var, isterseniz mangal da getiriyorlar.
Kalabalik bir grup ile piknik organize etmek isterseniz, ya da ne bileyim yasgunu, sirket icin acik hava yemegi, Event Garden bu is icin uygun. Isletmecilerden Aynur Hanim isin basinda, ise sahip cikan birisi.
Tel: (212) 271-1322

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Mirror

Aksam gidilir mi, sanmiyorum, sanki biraz fazla "business". Belki oralarda calisiyorsaniz bir icki icin ugrarsiniz, ya da Is Sanat’ta konser oncesi. Dekorasyon modern, biraz plaza havasi serpistirilmis, baska turlusu herhalde yakisik kacmazdi...

Ote yandan, is yemekleri icin ideal bir yer, ofisim Kozyatagi’nda, Mirror Avrupa yakasindaki musterilerim ile bulusmak istedigimde tam ortada kaliyor, TEM' e yakin, vale servisi de var. Dolayisiyla is yemegini cok zaman kaybetmeden aradan cikarabilirsiniz.

Menu standard, ama lezzetli. Herkese hitap edecek ortak paydalari bulmuslar, Japon’u da Turk’u hosuna gidecek bir sey bulabilir.

Mirror 6-7 senedir var, Istanbul’daki restaurant yas ortalamasinin 2’yi 3’u gecmedigini dusunurseniz demek ki kalitesini dusurmeden para kazanabilen bir mekan.
Tel: (212 - 283 63 67)

Leblon

Issiz Adam’ dan sonra uctu gitti, bir kac gun onceden rezervasyon yaptirmak sart. Dekorasyon zevkli, zorlama detaylar veya insani yoran muzikler yok. Gecenlerde gittigimizde icerisinin kalabalik olmasina ve rezervasyonsuz gitmemize ragmen karsilayanlar bize bir masa ayarlamayi becerdiler, cok zaman vurdumduymaz calisanlar yuzunden kacmisligimiz oldugundan acikcasi hosumuza gitti (siz siz olun eger bir gun restaurant veya cafe isletirseniz kesinlikle isin basindan ayrilmayin).

Bazi yerlerde peynir tabagi istediginizde (bakiniz Rosario...) icinde beyaz peynir, eski kasar, keci peyniri vs gibi peynirler cikabiliyor. Sarabin yanina her peynirin gitmeyecegini bilmeyen cakma restorancilar sayesinde her sefer peynir tabaginda ne oldugunu sormak zorunda kaliyorum, ama hakkini vermek lazim Leblon yaratici davranmis, hangi peynirden istiyorsaniz onu siparis edebiliyorsunuz. Biz gouda, gorgonzola ve permesan soyledik. Her peynirin fiyati ayri, sectiklerimiz 10 lira civarinda tuttu, ama cok az miktarda peynir geldi, ikiser tane soylemek lazimmis. Yine de dedigim gibi yaratici davranmis Leblon, hangi peyniri istiyorsaniz onu soylersiniz, olmadi bir tane daha siparis verirsiniz olur biter.

Unutmadan, guzel dusunerek bir koseyi de gourmet bar olarak ayirmislar, soguk etler, degisik peynirlerden secip barda yiyebiliyorsunuz. Ama o kisim fazlaca aydinlik oldugundan oturmak istemedik.

Buraya kadar iyi, ama Leblon’un yemek kalitesi Asmalimescit averajini bile yakalayamiyor, bu da malesef butun guzel yanlari goturuyor.

Muge BBQ soslu tavuk soyledi, ben ise kozlenmis patlican ve permesanli penne istedim. Tavuk bildiginiz tavuk pirzolanin uzerine hazir BBQ sosu dokulmus halde geldi, benim pennemde ise o sos bile yoktu. Birakin koz aromasini, patlicanin tadini bile alamadim, sadece kirmizi biber vardi, permesan ise uzerine konmus toz permesan idi.

Iki kisi bir sise sarap dahil 110 lira verdik. Saraplarin en ucuzu 60 lira, migroslarda 20 liraya satilan yabancilar ise 80 (neden 4 katina satilir anlamiyorum, surumden kazanmak dusuncesi malesef bize henuz ugramadi, her zaman hemen koseyi doneyim tavirlari). Deger mi, bence degmez. Yemekler biraz zorlama, asci kesinlikle yetersiz. Belki bir tiyatro ya da konser oncesi bir kahve, hadi bilemediniz en kabadayisi hamburger yenebilir.

Otopark icin en iyisi Tepebasi Katli Otopark, ama unutmayin hava guzelse saat 7den sonra park yeri bulamama durumu olabilir.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Litera

Galatasaray Lisesi’ nin yanindaki yokustan inerken garaji gecinde ayni hizzada, Goethe Institute’un cati kati. Karsinizda St. Antoine esliginde "Tarihi Yarimada", yan tarafinizda Galatasaray Lisesi' nin yatakhaneleri.

Gayet rahat, kilik kiyafet konusunda “mekan baskisi” nin yasanmayacagi, guzel manzarali bir yer Litera. Manzara 360’in kopyasi, zaten kus ucusu aralari 10-15 metre var ya da yoktur.

Fiyatlar makul, biralar 8-9, kadeh saraplar 10 lira civarinda. Sarap + yemek seklinde kisi basi 60 liraya herhalde cikarsiniz. Yemekler normal café yemegi, artisi ya da eksisi yok, standard. Zaten Istanbul’da kendi menusunu hazirlayan yer sayisi cok fazla yoktur, carpaccio-fajita-bonfile seklinde bir ucgen olusmus, kimse bu standardin disina cikmiyor. Tabi bir de herhalde mutfak kadrosu cok hizli degisiyor olmali ki Istanbul cafeleri ister istemez boyle bir yol bulmuslar, mutfaga yeni gelen oryantasyon zorlugu cekmesin, yapsin carpacio’yu, koysun peynirleri tahta bir tabaga, yollasin gitsin...

Litera, hafif bir icki ya da hafif bir yemek icin gidilebilecek bir yer. Sabahlari kahvalti tabaklari var, gazete esliginde cok keyifli olabilir.

5 Mayıs 2009 Salı

Kordon


Bogaza sifir. Ic mekanlari biraz dar, sikabilir, ama yazin manzarasina doyum olmaz, 10 numara. Yemek ve mezeler kaliteli, gittigim her seferde de kalite ayni idi, bozmuyorlar. Guzel bir sarap ya da soguk bir raki esliginde Istanbul’un tadini cikarmak istiyorsaniz gidin. Avrupa Yakasi'ndan geliyorsaniz tekneleri var diye hatirliyorum, bir kontrol etmenizde fayda var.
Fiyat Anadolu Bogaz ortalamasinin uzerinde, ama kesinlikle hakeder.

Pasta Presto .... Valikonagi'nda bir mahalle bistrosu

Pasta Presto'ya Galatasaray'dan arkadaslarimizin tavsiyesi ile gittik, sahibi de zaten bizim okuldan bir agabeyimiz. Cumartesi gecesi olmasina ragmen hemen bir masa ayarladilar.

Sarap listesi kisa ama secmis olduklarinin hepsi kaliteli saraplar, fiyatlari ise Istanbul standardlarinin cok asagisinda tutmuslar. Yabancilar yaklasik 50 lira civarinda ki normal bir yerde 70-80'den asagiya ithal sarap bulamazsiniz, bulursaniz da hemen mantari goz onunden kaldirirlar zira buyuk bir ihtimalle plastik mantardir. Avrupa' nin herhangi bir marketinde 4-5 euro'ya alabileceginiz bir saraba Istanbul' da ederinin 10 kati fiyat odeyince nedense keyfim kaciveriyor. Her neyse, Pasta Presto'daki saraplar kaliteli ve ucuz.

Sarabi sectikten sonra onden peynir tabagi istedik, 4-5 peynir cesidi geldi, miktar -permesani az tutmalarina ragmen- doyurucuydu.

Sonrasinda ben boeuf straganoff, Muge' de yanlis hatirlamiyorsam patlicanli makarna istedi (cok sever), ikisi de guzeldi.

Mekan asiri goz boyamaya kacmadan dekore edilmis, yasayan ve kullanilan bir restaurant oldugunu hemen anliyorsunuz. Nisantasi'ndaki cogu yerin aksine hakikaten "yemek" isi yapan bir yer.

Saat 10' dan itibaren canli muzik basladi, insani yormayan, konusmana mani olmayan hafiften bir soft jazz. "Eller havaya" ya da "Butun dunya buna inansa" tarzinda degil anlayacaginiz.

Biz saat 11 gibi kalktik, sarap,baslangic, peynir tabagi, ana yemek ve kahve ile birlikte yaklasik 110 lira odedik. Tatli (kabak parfe) ve Can Agabey'in guzel sohbeti muessesedendi.
Tel: 212.291-5825

Gunaydin – Istinye Park

Kasapliktan, kebapciliga, oradan da "steak house" acmaya varan bir gelisme gostermisseniz son kismin biraz daha ozen istedigini goz ardi etmemeniz sart.

Sadece "Nasil pissin?" diye sormak malesef iyi bir etci olmak icin yeterli degil.

Gunaydin Istinye Park' ta iki uc kez farkli etler siparis ettim, ya yanlis pismis, ya lezzetsiz, ya da yanlis hazirlanmis geldiler. Genellikle etin turune gore az pismis ile orta arasi secim yaparim, hic bir zaman iyi pismis et soylemem ama Gunaydin'da keske iyi pismis soyleseydim dedigim zamanlar oldu, en azindan ne gelecegi belli olurdu. Gunaydin belki dry aging' i bir sekilde ogrenmis ama orada kalmis malesef.

Biftegin iyisini uzucu ama sadece yurt disinda yiyebiliyorum; buralarda et tatmamis, secip satin almamis, etin yapisini gormemis olanlari belki Gunaydin bir kac kez daha geri getirebilir ama etten az cok anlayan birisinin ikinci defa gelecegini sanmiyorum. Belki Istinye Park'ta alisveris sonrasi caniniz cok et isterse gidebilirsiniz ama et yemek icin ozellikle gidilmez.

Etler ortalama 35 lira'dan basliyor, ama bana sorarsaniz degmez, hem lezzet acisindan hem de karpuz, taze sogan ve bilumum zerzevata bakarak suni pazar havasi verilmis bir ortamda para harcamak istiyorsaniz siz bilirsiniz; ama agiz tadiyla et yemek istiyorsaniz biraz daha paraya kiyip yine de Sunset’ten sasmayin derim.

Rosario ..... never, jamais....

Ilk acildigi zamanki performansinin cok uzaginda. Eskiden guzel bir muzik esliginde gercege yakin bir Italyan mutfagina sahipken, simdi hem kotu servis, hem kotu yemek, hem de kazik sekline burunmus.

Entrée’ ler ana yemekten daha pahali ve standardin altinda, dusunun , peynir tabagindaki peynirlerden biri de “dilimli tost kasari”idi. Daha fazla yazmaya gerek var mi?

4 kisi iki sise sarap ile birlikte 300 lira hesap odedik, kisi basi 50 lira bile etmez aslinda. Siz siz olun cumartesi aksam programini son ana bizim gibi birakip acikta kalmayin, guzel bir yerden rezervasyon yaptirin. Illa Italyan diyorsaniz da Padrino, Vapiano gibi banko yerlere gidin. Paraniz cebinizde kalsin, siniriniz bozulmasin.

Rosario'dan uzak durun, sevdiklerinizi uyarin...

Vapiano

Fast food ama degil… Nasil oluyor demeyin, giriste kart aliyorsunuz, sonra yemeklerin pistigi tezgahta yemeginizi seciyor, ucretini kartiniza isletiyorsunuz. Yemekler onunuzde pisiriliyor, istediginiz anda mudahale edip "aman sarmisak ile permesani bol koy" deme sansiniz var... Mekan guzel dizayn edilmis, kalabalik ama yormuyor. Yemekler ve salatalar verdiginiz parayi hakediyor. Sinema oncesi ya da cadde yuruyusu sonrasi icin guzel bir mekan. Benim favorim makarnalari, dedigim gibi istediginizi koydurup koydurmayabilirsiniz, yani is yaraticiliginiza kalmis.

Iki hafta once cumartesi aksami 4 kisi gittik, kalabalikti ama yine de rahatlikla oturacak yer bulduk. Beyaz ortu, gumus catal bicak beklentileriniz yoksa, ve soyle rahatca bir yemek yiyip kacayim havasindaysaniz Vapiano size uygun.

Muge’yle birlikte 2 pizza (ben uzerine extra permesan ve roka koydurdum, pizzalar da listenin en pahalilariydi) ve bir sise Doluca Antik ile birlikte 75 lira hesap odedik, sarap 32 lira, Istanbul’da bu fiyata baska yerde icmeniz zor. Salatalar 15, pizzalar 15-20 lira civari. Sise almaz istemezseniz sarabin kadehi 8 lira. Abartmadan birer bira ya da sarap ve normal bir pizza daha bile ucuza cikabilirsiniz.

Saskinbakkal’da Kayseri yemekleri yapan uyduruk bir yerde iki cig borek ve zeytinyagli sarmaya 50 lira verdikten sonra Vapiano’ya helali hos olsun diyorum.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Inciralti Meyhanesi

Galatasaray' dan mezun bir arkadasimizin actigi bir mekan. Istanbul' un Ermeni, Rum ve Osmanli'dan miras mezeleri tattirmaya, gelenlere klasik meyhane havasini yasatmaya calisiyorlar. Mekan rahat, illa meyhane havasi vermek icin zorlamalara kacilmamis. Duvarlarda guzel Istanbul fotograflari. Mekan sahibi Ertugrul her zaman isinin basinda, kontrolu elden birakmiyor.

Bahce icin ise kesinlikle ayri bir paragraf acmali. Belki 50 senelik harika bir incir agacinin hakimiyetindeki bahcede kahvalti ya da yemek ayri bir zevk. Anneler gununde kalabalik bir grup ile birlikte gittik, cesitler bol ve kaliteli idi, servis aksamadi. Bahce sakin, karmasadan uzak, insana sanki yazliktaymis hissini veriyor. Gecenlerde Emirgan'da ettigimiz kahvaltidan sonra cennet gibi geldi. Emirgan demisken, siz siz olun pazar sabahi kahvaltiya gitmeyin, dayak yemis gibi olursunuz. Sonra bir ara Emirgan icin de yazacagim.

Mezeler topik, dalak dolmasi gibi hazirlamasi mesakkatli ve her yerde bulamayacaginiz turden, ve hepsi lezzetli. Standart mezeler de yine ayni sekilde averajin uzerinde.

Begenmedigim bir sey olmadi, hesap adam basi baliksiz 60, balik ile birlikte belki 100 lira civarinda gelir. Arabayi sokak basindaki otoparka birakabilirsiniz.

Lacivert

Brunch’ a gittik, yemege gitmedik. Bogaz’a sifir, elinizi uzatsaniz Bogaz' a degebilirsiniz, o kadar yani. Haliyle manzara Istanbul' da yasamanin zorlugunu unutturacak kadar guzel. Brunch’i da acik bufeleri de oldum olasi cok sevmem ama soyle uzun uzun keyifli bir kahvalti yapalim, hatta ogleye sarkalim diyorsaniz gidilir. Mekani anlatmaya gerek yok, tarifi en kolay yer (2. koprunun Anadolu yakasi ayaginin dibi…) Brunchta verilenler kaliteli ve bol, ucuza kacilmiyor, brunch kisi basi 50-60 civarinda olmali,ama emin degilim kontrol edin.
Tel: 0216 413 37 53

Simdi ... Aslinda never, jamais ....

Gunduz gidecekseniz ok; kahve icilir, dergi karistirilir, biraz sohbet edilir, ama siz siz olun Simdi' ye aksam yemegi icin gitmeyin, gunduz café olarak guzel ama aksam yemegi icin zayif.

Ancuezli pizza yedim, hic abartmiyorum dunyanin en cok tuz kullanan adamlarindan biri olan benim icin bile yenilemeyecek gibiydi. Hayatimda daha tuzlu bir sey yemedim (ust uste iki bardak tursu suyu icerim bana misin demem, pizzanin tuzunu artik siz hesaplayin). Muge salata istedi, gelen alelade bir salataydi.

Iki kisi az icki dahil 100 lira’dan asagiya cikamazsiniz, bence paranizi baska yerde harcayin.

Café Cadde

Caddeye ciktiginizda gunduz hafif bir seyler yemek isterseniz ya da kahve molasi icin durduysaniz guzel bir yer.
Aksam yemegi icin fazla sıkış tepiş ve sigara dumani. Menu klasik café menusu, dikkat cekici bir yemek, sunum ya da lezzet yok. Aksam yemeginde israrciysaniz ust kattaki Et & More daha iyi ama biraz daha tuzlu bir alternatif olur.

Et and More

Etler Kore mutfagindan uyarlama bir sistemle sunuluyor. "Uyarlama" dedim ama kotu algilanmasin, fark yaratilmaya calisilmis, gayet de guzel olmus.

Sarap menuleri genis, fiyatlari ortanin biraz uzeri. Ortam havadar, nezih. Etler masaya getirilen onceden isitilmis bir granit tas blogunun uzerinde pisiyor, yanina mantar tarzi garniturleri de ekliyorsunuz. Koku olmuyor zira masalarin uzerinde guclu davlunbazlar var. Isin en guzel yani etleri istediginiz gibi pisirebilmeniz. Orta isteyene orta, well done isteyene well done. Sadece granitler soguyunca yenisini istemeyi unutmayin.

Fiyatlar dedigim gibi averaj uzeri, kisi basi 100 lira verirsiniz. Biz her gittigimizde memnun kalktik.

Bunca birbirinin ayni menuye sahip yer icerisinde bence farkli tarzlar denemeye deger. Degisik bir sey yapmaya calisan ve bunu da bir olcude basaran yerlerin desteklenmesi gerektigine inaniyorum.
http://www.etandmore.com/

Sahan

Ayni bolgedeki Develi, Il Padrino gibi burasi da devasa boyutlarda, hangar ile restaurant karisimi bir yer. Servis Develi’ den kotu, yemekleri de Il Padrino Kebap’ tan.

En son gittigimizde kalabaliktik set menu aldik, artik menunun setliginden midir, yoksa Cumartesi kalablikligindan midir bilmiyorum yemekler her zamankinden daha bastansavma geldi. Mezeler klasik gavurdagi, patlican salatasi gibi standardlardi, lezzet ise standardin altinda kalir. Ismarladigim tavuk sis gogusten yapilma suyunu kaybetmis bir sis idi. Sadece tavsiye edebilecegim kirecte kabak tatlisini tatmaniz. Benim favori tatlilarimdandir ve malesef pek fazla yerde yapilmiyor, bir tek kabak tatlisini onerebilirim.

Cocuklu aileler her oyun odasindan ve fiyatlarin nispeten uygun olmasindan dolayi Sahan' a geliyorlar ama Il Padrino Kebap ile fiyatlari asagi yukari ayni, oyun odasi olayi Padrino’da da var.

Diger Sahan' lar gibi Atasehir Sahan' in da dikkat cekici bir yani yok, Paladyum trafigine girmeyinize degmez. Eger bir sekilde gitmisseniz de arabayi Sahan' in kendi otoparkina birakabilirsiniz, valeye vermeye gerek yok, zaten ayni yere koyuyorlar, bir de bosubosuna valenin arabayi getirmesini bekliyorsunuz.

Atasehir civarindaki kebapcilar arasinda oyumu Sahan’dan yana kullanmam.

Go Mongo

Ne yalan soyleyeyim ne yemegi yaptiklarini anlamis degilim.

Mogol oldugunu iddia ettikleri yemekler de var, Malezya ya da Thai sataylari da, tatli eksi soslar, lemon grass, curry hepsi var. Eklektism dedikleri Go Mongo olsa gerek….

A la carte menu haricinde malzemeleri kendinizin secip kendi yemeginizi yaratabildiginiz sinirsiz “bufe” secenegi var. Kisacasi kendi fusion'unuzu kendiniz yapin. Herhalde isin eglenceli kismi bu.

Bira, yemek vs ile birlikte kisi basi 60-70 liraya cikarsiniz. Ben Meydan alisveris merkezindekine gittim, dolayisiyla otopark bol ve ucretsiz.

Korfez

Bogazin tartismasiz en kazik, ama en iyilerinden.

Servis eskiye oranla sanki biraz bozulmus gibi ama toparlayacaktir. Bogaza sifir bir mekanda, averajin uzerinde bir servis ile guzel bir yemek yemek istiyorsaniz, ve de tabi paraya kiyacaksaniz gidilecek bir yer Korfez.

Tuzda baligi seneler once ilk Korfez'de gormustum, sonra hem balik hem etlerini denedim. Baliklar zaten harika, ama etler de bir o kadar iyi. Sunset'in bonfilesi ile yarisir diyebilirim.

Kisi basi tahminen 150 civari hesap gelir. Bahcelerinde otopark var, Avrupa yakasindan gececeklere de tekne servisleri var.

Anadolu Yakasi'ndaki hem en şık yerlerden birisi, ayaginiz bogaza degecek kadar yakin, harika bir manzara esliginde nefis bir sarap ve iyi pismis bir balik ya da et esliginde guzel bir gece gecirmek isterseniz Korfez'e gidilir ve verdiginiz paraya da kesinlikle deger. Gunes batmadan giderseniz manzaranin tadini daha da cok cikarabilirsiniz.